Vivaldi, Venedik

ve Veba

Milliyet Gazetesi, 2021/06/06





Emir Gamsız

Yazar hakkında bilgi için tıklayın.




Antonio Vivaldi İtalya’nın Venedik şehrinden bir besteciydi. En tanınmışı “4 Mevsim” olan, 250’den fazla keman konçertosu bestelemiş bu ünlü besteci. Çok popüler olduğu için klasik müzik çevrelerinde eseri küçümseyen yorumlar duyabilirsiniz ama sadece en usta virtüözlerin gerçekten iyi çalabildiği bir eserdir “4 Mevsim”. Vivaldi, Venedik dışında, Mantua’da iş bulup yaşadığı dönemden, uzaktan bir bakışla doğup büyüdüğü şehrin iklimlerini yansıtır bu eserde. 20’inci yüzyılda Vivaldi’nin müziği büyük orkestralardan hantal ve ağdalı icraların yanısıra küçük topluluklardan dönem çalgılarıyla gerçek Venedik hissini yansıtan icralarla kaydedilmeye ve konserlerde çalınmaya başlanmıştı. Tabii konserler Covid-19 salgını ile durdu.


Venedik hissini en iyi yansıtan topluluklardan Venedik Barok Orkestrası’nın şefi ve klavsencisi Andrea Marcon sert mizaçlı yorumları için gelen sorulara, alışageldik yumuşak ve klavseni dikiş makinası gibi kullanan yorumların Venedik’i yeterince yansıtmadığını söyleyerek cevap veriyor. Yorumlarının sertliğini Venedik’in bol yağışlı, sert rüzgarları, fırtınaları olan soğuk iklimine bağlıyor Marcon. Tabii bu sert mizaca yüzyıllar içerisinde yaşanan veba salgınlarının katkısı da çok olmuş. Özellikle 1629-1631 veba salgınında şehrin yaklaşık dörtte biri ölmüş. Salgından kurtulmak için azizlerden sağlık beklentisiyle 1631’de yapımına başlanan Santa Maria della Salute kilisesi, 1681’de Vivaldi 3 yaşındayken tamamlanmış. Salgın sonrasında güçlükle püskürtülen Osmanlı saldırısından sonra yeni umutların olduğu ama geçmişin karanlığının etkisinin hissedildiği bir Venedik’te dünyaya gelmiş Vivaldi. Veba dönemini bizzat yaşayan Venedikli besteci Claudio Monteverdi ise ailesinden ve asistanlarından vebaya kayıplar vermiş ama kendini ve çevresindekileri tehlikeye atmadan birçok yeni eser üretmiş bu sürede.


Venedikliler salgından kurtulmak için bütün vebalıları Lazzaretto Vecchio Adası’nda kurulan bir hastanede tutmuş. “Karantina” kelimesi dünyayla irtibatı kesilen bu vebalılardan geliyor. “Quaranta giorni” İtalyancada 40 gün demek. Doktor maskeleri içindeki otlar ve çiçekler sayesinde havayı filtrelemesi için özel yapım bir burun yapısına sahipmiş. Yüzyıllardır karnavallarda kullanılan maskeler ise yeni düzenlemelerle Lazzaretto Vecchio adasındaki hastaları görmeye giden yakınlarının kimliklerini gizlemek için kullanılıyormuş. Bu önlem vebaya yakalananlar duygusal olarak zayıf düştükleri bir anda sağlıklılara yaklaşmasınlar diyeymiş. Hastalar onları tanımadıkları için bu ziyaret uzaktan, acıklı bir veda görüşmesiymiş aslında.


Bugünün anlayışıyla bu önlemler çok dramatik ve sert duyulabilir, hiç demokratik değil diyenler de olabilir. Peki bugün her fırsatta demokrasisi ve özgürlüğüyle böbürlenen ve kendine batı diyen kültürler ne yaptı yeni salgın karşısında? Yeterince kesin bir önlem alabildiler mi acaba Venedikli ataları gibi yoksa başkalarının hayatını tehlikeye atmayı kendi özgürlüğü sayan şımarık bir tavırda mı yaşadılar yeni vebayı? Dünya 2021 vebasına karşı yeterince sert önlemler alabildi mi? Besteciler hangi ölümsüz eserleri yarattı bu dönemde? Ya biz toplum olarak ne yapıyoruz? New York, Londra, Paris sokaklarının görmemişleri gibi sadece keyfimizi mi düşünüyoruz?


Nasıl bitireceğiz bu salgını? 1629’da Venedik’te elektrik de yoktu, aşı yapacak bilgi de. Her şeyimizin olduğu bu çağda yetişkin gibi davranmanın vakti gelmedi mi hâlâ? İlla bir yakınımızın ölmesi mi lazım şımarık batı gibi davranmamamız için?