Oyun Sanatı - 5 “YARIN”

2021/06/12





Ege Maltepe

Yazar hakkında bilgi için tıklayın.






Maltepe'nin Bach Café Yayınları'ndan çıkacak olan Oyun Sanatı kitabından alıntılar içeren makale serisidir.



YARIN


“Eskinin bilgeliği, yeninin neşesi ve canlılığına rehberlik etsin; yeninin neşesi ve canlılığı eskinin bilgeliğini korusun.” - Konstantin Stanislavski


“Böyle gelmiş böyle gider, biz hiçbir şeyi değiştiremeyiz” diye düşünüyorsanız, kitabın ikinci kısmında yer alan egzersizler sayesinde var olan piyasada standartların üzerine çıkabilen bir oyuncu olabilirsiniz. Sistem satmak istediği şeyi sizin üzerinizden satabildiği sürece de popüler kültür işlerinin bir parçası olabilme ihtimaliniz yüksektir. Dilerseniz kitabın ikinci kısmına geçebilirsiniz, zira bu kısmın geri kalanı size “gereksiz” gelebilir. Biz, düzendeki bozukluğu kurcalamak isteyen okuyucularla devam edelim. Çünkü gerçek farkındalık, farkında olduğumuz konuda aksiyona geçtiğimiz zaman gerçekleşir.


DİKKAT ÇEKME YARIŞLARI


İnternet, sosyal medya kanalları, dijital yayın platformları ve yakın gelecekte ortaya çıkacak kim bilir daha ne çeşit dijital araç dolayısıyla sanatçıya “içerik üreticisi” gibi içi boş bir etiket yapıştırılmıştır. Sonsuz bir dikkat çekme yarışı içinde “üretim” yapması beklenen bu “sanatçılar” yarışta kalabilmek için ucuz ve basit işleri çarçabuk üretmek zorundadır. Çünkü “içerik üreticisi” ünvanı herkese konabilmekte, bunun için bir eğitim, beceri ya da ustalık gerekmemektedir. Bu gidişle aktörlük sanatının yerini “dijital dizi oyunculuğu” -ki günümüzde bu isimle üniversite bölümleri mevcuttur- tiyatronun yerini de “ekranda gördüklerinizi şimdi de canlı görün!” vitrinleri alacaktır. Bu vitrinler halihazırda ülkemizde alışveriş merkezlerinin içindeki salonlarda sıkça yer almaktadır.


2019 yılından bu yana tüm dünyanın boğuştuğu virüsler dolayısıyla hayatın her alanında etkin olan dijitalleşmenin geriye gitmesini düşünmek herhalde hayal olur. Dijitalleşmenin meyvesi olarak eskiden elimizde olmayan birçok güç şimdi parmaklarımızın ucunda. Herkes cebindeki telefonun kamerasıyla video çekip dijital kanallara dakikalar içinde yükleyebiliyor, herkes kendine özel bir takipçi kitlesine erişebiliyor. Dijital paylaşımlara kolaylıkla ulaşıyor ve hızla tüketiyoruz.


Var olan durum, statüko, hepimizi birer tüketim canavarına dönüştürmüşken, Konstantin Stanislavski’nin sözünü ettiği “eski”nin bilgeliğini koruyarak “yeni”yi kullanmak ve yaratmak mümkün müdür? 

Yarını hazırlayan bu süreçte oyun sanatının yeri nedir?


Bu sorulara yanıt ararken yeni sorular soracak ve önermelerde bulunacağım.


... Devamı bir sonraki makalede ...